Atatürk ve Macera


İnsanlık tarihi Napolyon, Enver Paşa, Hitler ve Mussolini gibi birçok
maceraperestin neden olduğu hazin öyküyle doludur. Öykü sahipleri,
dizginleyemedikleri aşırı hırsları nedeniyle bir taraftan ellerindekini yitirmişler,
diğer taraftan acı ve sıkıntıların en büyüğünü kendi uluslarına çektirmişlerdir.
Halk deyimiyle, dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmuşlardır. Akıl ve
mantık ile hareket etmeyip duygulara esir olmanın bedeli her zaman ağır
ödenmiştir.

Uluslarına acılar çektiren bu maceraperestler ile ATATÜRK arasında
benzerlik bulmaya çalışanlar şunu görmelidirler: O, Kurtuluş Savaşı
sonrasında duygusal davranıp yeni bir maceraya atılmadı. Onu maceraya
sevk etmek isteyenler olmuştur. Ancak o bu yöndeki telkinlerin etkisinde
kalmayarak durması gereken yerde durmasını bilmiştir. Ona göre değerli olan
duygu aklı esir alan değil aklın emrinde olandır. O, “Akıl ve mantık ile hareket
etmek bizim şiarımızdır.” demekle yetinmemiş, tüm yaşamını ve yaptıklarını
bu şaşmaz ilkeye dayandırmıştır. Aşağıdaki anekdot ATATÜRK’ün bu yöndeki
özelliğini yansıtması açısından önemlidir:

Millî Mücadele henüz bitmiş, ordularımız Meriç sınırına dayanmıştı.
Çankaya’da oturuyorduk. ATATÜRK’ün Selânik’teki çocukluk arkadaşı olan

Nuri CONKER dedi ki:

-Paşam ne duruyorsun? Her şey elinizde. Selânik’teki eviniz boş
duruyor. Bir sözünüzle orada oturabilirsiniz. Size kim engel olabilir?

ATATÜRK, hepimizin yüzüne baktı ve şunları söyledi: 

“Böyle bir hareket bütün Avrupa’yı aleyhimize birleşmeye sevk eder.

Büyük bir mücadele iyi bir biçimde sona erdi. Tehlikeli bir maceraya
atılamam.”

Hamdullah Suphi Tanrıöver
Tags

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)