IŞİD gazabından kurtulan Tabkalı kadınların hikayeleri


Önce kadını vuruyor her şey, her savaş, her katliam...
2014'ten bugüne, Gaziantep'in, Şanlıurfa'nın altında bir yerlerde...

..gün be gün katliamlar, infazlar, tecavüzler yaşanıyor.

İstanbul, Brüksel, Paris gibi Avrupa metropollerindeki katliamlarla tanıyor, lanet ediyoruz belki. Hattâ bu cellatların hemen doğumuzda estirdikleri terörden de haberdarız aslında. Ama bizim lanet ettiğimiz saldırıların bin bir türlüsü her gün yaşanıyor orada, bizim hayalimize sığdıramayacağımız, akıl erdiremeyeceğimiz katliamlar 3 yıldır hayatın rutini haline gelmiş.

Bu terörün neden, nasıl başladığı bambaşka bir tartışma konusu. Pek tartışmadığımız, içselleştirmediğimiz şeyi konuşalım biraz; hazır mutlu haberler almışken üstelik!

Demokratik Suriye Güçleri'nin 10 Aralık'ta başlattığı operasyon halen devam ediyor. Operasyonun 21 Mart'ta başlayan Tabka ayağı ise neredeyse tamamlandı. Elbette böylesine büyük bir savaşın, böylesine büyük bir terörün ortasında alınan mutlu haberlerin sadece sonucu mutlu; süreçse gözyaşı dolu, tüyler ürpetici.

IŞİD işgalinden kurtulan Tabkalı kadınların mutlulukları gözlerinden okunuyor, anlattıklarıysa kalpleri dağlayan cinsten.

IŞİD esaretinden kurtulan sivil kadınlarla röportaj

Eşini Halep'te kaybeden, 6 kız çocuğu annesi Fatima Abdullah'ın röportajdaki sözlerini hiç dokunmadan paylaşalım:

''Yaptıkları ve uyguladıkları şeyleri bize dayandırıyorlardı. Bu şekilde kültürümüz asimile ediliyordu. Arap kültürü ya da İslam bu değildir. Kadına yaşamı yasaklayan bir anlayış, hiç kimseye bir şey veremez. Onlar neredeyse kültürümüzü yok edeceklerdi.

Çocuklarımızı birer ölüm makinesine dönüştürmeye çalıştılar. Bunu kabul etmeyen gençlerin kentin en işlek yerlerinde ya kafaları kesiliyordu ya da gençler çeşitli şekillerde infaz ediliyordu. En son kendilerine katılmadıkları için 17 genci kent merkezinde kurşuna dizdiler. Günlerce cenazeleri ortalıkta kaldı. Kimsenin yaklaşmasına izin vermediler. Bu gençlerin çoğu da DSG’ye (Demokratik Suriye Güçleri) karşı savaşmadıkları için öldürüldüler. Benim bir amcamın oğlu da onlara karşı çıktığı için şimdi ortalıkta yok. Yaklaşık 5 aydır hiçbir haber alamıyoruz.''

Ve ekliyor Fatima Abdullah: ''Özgürlüğün kapısı aralandı. Yeniden yaşama döndük. Zulüm ve korku günleri bitti.''

Kurtuluşun ardından mutluluğunu gazeteci ile paylaşan bir başka Tabkalı kadın ise Emine Salih:

''Çok zulüm gördük, çok acık çektik. Bunun sevinci ile çok bir şeyi söyleyemiyorum. Onlardan dolayı hem eşim hem de çocuklarım sürgün oldular. Yıllardır onları göremiyoruz. Buradan onlara sesleniyorum. Artık özgürüz. Çetelerden kurtulduk. Şimdi buradan size selam bile gönderiyoruz. Bir an önce gelin. Artık korkmayın. Biz de korkmuyoruz.''


Henüz 28 yaşındaki Esma Mihemed'in anlattıkları da bir başka çarpıcı. IŞİD varken dışarı çıkamadıklarını, dışarı çıkanların başına mutlaka bir şeyler geldiğini, bu şekilde birçok kadının ortalıktan kaybolduğunu anlatan Esma Mihemed, sözlerine şöyle devam ediyor;

''Akıbetleri bir daha bilinmiyordu. Biz bunu yaşamamak için evde hapis olmayı kabul ettik. Şu anda gördüğünüz gibi DSG geldikten sonra renkli elbiseler giymeye başladık.

Cezalandırma uygulamalarını toplu bir şekilde yapıyorlardı. Bunu yapmadan önce kent içinde anonslar yapıyorlardı. Herkesin gitmesi zorunluydu. Gitmeyen de cezalandırılıyordu. Onun için anlatmak istemiyoruz ama birçok insanlık dışı katliamlara tanıklık ettik. Gözlerimizin önünde insanların kafalarını kesiyorlardı. Ve dünyaya da sanki bu bizim kültürümüzde varmış gibi meşru göstermeye çalışıyorlardı. Bu doğru değil. Biz böyle bir kültüre sahip değiliz.''

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)